Değerli Üyelerimiz, Saygıdeğer Meslektaşlarımız,
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimleri Derneği, tüzüğünde yer aldığı gibi; Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon alanını ilgilendiren toplumsal hizmetler, insan gücü eğitimi, idari ve hukuksal düzenlemelerin çağdaş düzeye getirilmesi ve geliştirilmesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimlerinin mesleki temsili, eğitimi, özlük hakları, şeref ve haysiyetinin korunması ve geliştirilmesi amacıyla kurulmuştur. Tüm üyeleri ile birlikte ‘Hekimlik mesleğinin onurunu ve saygın geleneklerini bütün gücümle koruyup geliştireceğime’ diyerek Hipokrat yemini etmiştir.
Bildiğiniz gibi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bilim Dalı tüm branşlardan farklıdır; sadece vücut yapı ve fonksiyonlarına bakmaz, bireyin günlük yaşam aktivitelerini nasıl yaptığını, topluma ne kadar katılabildiğini de görev edinir. Organa değil bireye/fonksiyona odaklanır. Bir hastalığın önlenmesinden, akut servislerdeki durumuna, rehabilitasyon sürecinden uzun dönem bakımına kadar tüm süreçlerde hastalarına/bireylere bütüncül olarak yaklaşır. Bir hastanın psikolojisi, motivasyonu, sağlık hizmetine ulaşımı dahi rehabilitasyonun temel kuralları arasındadır. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Hekimleri engelliliği en iyi bilen Hekimlerdir, engelliliğin branş tanımında geçtiği tek bilim dalıdır, hastalarının ömür boyu avukatıdırlar, hastalarına ve olaylara hep bütüncül bakarlar.
Hekimlere karşı her geçen gün katlanarak artan sözel/fiziksel şiddet olaylarının en büyük sebebi ülkemizde, diğer ülkelerde yer alan ve Hekimini koruyan kanunların olmaması ya da işletilememesidir. Şiddet olaylarının gündemde kalmasıyla daha da fazla artması ise son derece üzücüdür. Sadece fiziksel şiddeti azaltan, sözel şiddeti engellemeyen ve Hekimlerin ötesinde, Hekimleri bin bir güçlükle ülkesine faydalı olsun diye okutan annelerinin, babalarının ve eşlerinin, çocuklarının yüreğini dağlayan, onları uykusuz bırakan tüm şiddet olaylarını sıfırlamayan hiçbir yöntem hastalara faydalı olamaz, başarılı olamaz.
Bir Hekimin bir poliklinikte kaç hastaya faydalı olabileceğini en iyi o poliklinikte çalışan Hekim bilir. Hekimlerin tedavi edeceği hasta sayısına bir başkasının karar vermesi hastaları iyileştirmez veya şiddete uğrayan bir Hekime, şiddeti uygulayan tarafından yapılan şikayet üzerine Hekimden savunma istenmesi Hekimin hastalara daha iyi bakmasını sağlamaz. Hastaya faydalı olmak için intramüsküler enjeksiyon reçete eden Hekime, kendi yapmadığı halde sırf Hekim reçete etti diye enjeksiyondan dolayı oluşan komplikasyon nedeniyle malpraktis davası açılabilmesi ve “Kendinizi korumak için (korumayan) bu işlemlerden bile hastadan onam alın” demek ise onları hiç motive etmez. Malpraktis ceza davalarında kendini yalnız hisseden hekim daha iyi hizmet veremez.
Hekimlerin özlük haklarını savunmak zorunda kalmasını, birçok platformda maaşlarının konuşulur olmasını bile son derece üzücü buluyoruz. Hekimlik mesleği kutsal bir meslektir; Hekimliğin diğer mesleklerden en büyük farkı maaş aldığı için değil; insanlara hizmet etmek istediği için, onurlu, vicdanlı, saygılı ve iyi bir insan olduğu için, sevdiği için, hastalarının iyiliği istediği için, mutluluk duyduğu için, fayda vermek istediği için, iyiliği görev edindiği için mesleğini yapmasıdır. Hekimlerin özlük haklarını elde etmek, savunmak için zaman ve enerji harcamak zorunda kalmaması, son yıllarda Hakim ve Savcıların maaşlarının gazete haberlerinde ve basında yer almaması gibi bu kutsal mesleğin de maaşlarının hiçbir ortamda haber olarak verilmemesi en büyük temennimizdir.
Bizler Hekimliği en saygın meslek olduğu için tercih ettik. Hekimliğin yapılmasından öte tercih edilmesi bile tek başına saygıdeğerdir. Bir hastayı tedavi etmenin, birçok hastayı tedavi edecek bir asistanı veya tıp öğrencisini yetiştirmenin ve bir makale ile binlerce Hekime yol göstermenin saygınlığını ve mutluluğunu her gün yaşıyoruz. Hastaların ‘ümidi’ olan Hekimlerimizin, hocalarımızın, asistanlarımızın, tıp öğrencilerimizin ve üniversite tercihini yapacak öğrencilerin ‘ümitlerini’ kaybetmemeleri, motivasyonlarının bozulmaması için, Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimleri Derneği olarak, Hekimlere karşı şiddet, mobbing, malpraktis ve Hekimlerin diğer özlük hakları konusunda çalışan tüm dernek, sendika ve kurumları bütünüyle destekliyoruz.
1915'te Çanakkale'ye gönüllü gidip bir daha dönmeyen Tıbbiyelilerin inancıyla, 1919'da Sivas Kongresi'nde manda ve himayeyi reddeden ve ‘Tıp Bayramı’ ile Milli Mücadele ateşini yakan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane öğrencisi Doktor Hikmet Boran ve ”Gençler, vatanın tüm ümit ve istikbali size, genç nesillerin enerjisine bağlıdır, gençliğe güveniyorum ve sizinle iftihar ediyorum” diyen ve kendisini Türk Hekimlerine emanet eden Atatürk’e saygıyla 14 Mart Tıp Bayramı'nızı kutlarız.
Saygılarımızla,
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimleri Derneği Yönetim Kurulu